Sosyal Medya Uzmanı Işıl Yılmaz, sanal alemde bireysel kullanıcıların ve markaların itibarını korumak için çok dikkatli olmaları gerektiğini anlattı
İnternet hayatımızın her alanında kendine önemli bir yer edindi. Özellikle bilgi teknolojilerinde yaşanan başdöndürücü gelişmelerden sonra ortaya çıkan sosyal medya ise, özellikle gençler arasında çok önemli bir trend haline geldi. Sosyal medya günümüzde kişiler için olduğu kadar kurumlar için de neredeyse hayati taşıyor. Sanal ortamda kişiler, kurumlar ve markaların kendilerini nasıl ifade etmeleri gerektiğini ve itibarlarını korumaları için yapmaları gerekenleri Sosyal Medya Uzmanı Işıl Yılmaz'la konuştuk.
Sosyal medya nedir?
Türkiye'de 33 milyon internet kullanıcısı var ve bunların 30 milyonu facebook kullanıcısı. Yani hemen hepimizin facebook hesabı var. Facebook, twitter, bloglar, youtube gibi video paylaşım siteleri, fotoğraf paylaşım siteleri ve içerik paylaşılan mikrobloglar, bütün hepsi sosyal medyayı oluşturan iletişim platformları.
Sosyal medya özellikle gençler arasında çok ilgi görüyor. Kullanıcılar hakkında rakamsal bilgi var mı?
30 milyondan fazla facebook kullanıcısı olduğunu biliyoruz. Dünya genelinde ise 130 milyondan fazla blog var. 131 milyon linkedin kullanıcısı var. Dünyada facebook kullanıcısı sayısı bakımından 5'inci sıradayız. Özellikle 18-24 yaş arası gençler çok kullanıyorlar, çünkü gençlere hitap eden networkler aslında.
Ülkemizde şirketlerin sosyal ağlara bakışı nasıl?
Bundan 2-3 yıl öncesine kadar bakir bir cennetti sosyal medya ama özellikle bu yıl çok popüler oldu. Bunda kulaktan kulağa pazarlamanın çok etkisi oldu. Büyük şirketler, reklamlarında 'facebook'tan tweeter'dan takip edin' gibi reklamlar yapmaya başladı. KOBİ'lerin de ilgisini çekti bu mecra. Tam olarak oturmuş değil, çok bilinçli kullanılmıyor ama ilerleyen süreçte daha aktif kullanılacağını düşünüyorum. Ürün tanıtımı ve satış açısından doğrudan hedef kitleye ulaşım avantajı var.
Kurumlar sosyal ağları kullanırken ne gibi hatalar yapıyor?
Bilinçsiz kullanımdan kaynaklanan yanlışlar oluyor. İtibar çok önemli. Yanlış bir cümle, link, fotoğraf anında yayılıyor. Diğer yanlış da kimi hedeflediğinizi bilmeden yapılan paylaşımlar. Örneğin bir oteliniz var ve facebook'ta sayfa açtınız. Sayfanızı beğenenler otolenizle ilgili fotoğraf veya indirimleri görmek ister. Alakasız fotoğraf, video paylaşmak uygun olmuyor. Marka imajı zedeleniyor. Bir de geleneksel medyada kendinizi anlatmak için nasıl bir dil kullanıyorsanız sosyal medyada da onu kullanın.
CV'lerde de referans kontrolü ve sosyal medya üzerinden aday hakkında araştırma yapılıyor...
Google hayatın her anında. İsminizle insanlar bütün dijital hayatınızı görebiliyor. İş başvurusu yapan kişiler internette kendilerine ulaşılamayacağını düşünüyor ama doğru anahtar kelimelerle her şeye ulaşılabilir. Sigara içmiyorum yazılıyor, facebook'ta sigara içen fotoğraflar görebiliyoruz. Bunlar eksi puan. Amerika'da yapılan araştırmalarda İK uzmanlarının yüzde 78'i, adayın sosyal ağ hesabı yoksa işe alımlarda eksi puan veriyor. Gençler de sosyal medyada görünür olan şirketleri tercih ediyor çalışmak için. Herkes sosyal medyanın gücünün farkında. Yeni iş imkanları da doğuyor. 4-5 yıl önce sosyal medya uzmanlığı diye bir meslek yoktu. Bu yıl meslekler sözlüğüne girdi.
Sosyal medyda bıraktığımız izlere dikkat etmemiz lazım değil mi?
Gelecekle ilgili beklentisi olanlar bu mecrada ne söylediklerine dikkat etmeli. Facebook'u iş başvurusu için kullanacaksanız kendinizi ifade eden düzgün bir fotoğraf koyup, özgeçmişinizi, ödüllerinizi yazabilirsiniz. Fırsat sunması açısından bu sanal ağların binlerce insana kolay ulaşılıyor olması parlak girişimcilik fikrinin anında değerlenebilmesi anlamında da fırsat sunuyor. Bunun en büyük örneği de Mark Zuckerberg, facebook'un kurucusu.
Kullanıcılara önerileriniz neler?
Kişisel kullanıcılar her önünüze gelen kişiyi eklemesin. Tanımadığımız insanlar özel hayatımızla ilgili bilgilere buradan ulaşabiliyor. Ama facebook'ta gizlilik ayarları bölümü var. Paylaştığınız fotoğrafları arkadaş listenizde engelleyerek yapabilirsiniz. Bilinçli kullanmak lazım. Profil gizliliği olmayan hesaplara kötü niyetli kişiler saldırılarda bulunabilirler.
Sosyal medya nereye gidiyor?
2010'da 'sosyal medya nedir'i konuşuyorduk. Şimdi 'sosyal medya nasıl doğru kullanılır'ı konuşmaya başladık. Bundan sonraki süreçte artık çok daha faklı pazarlama stratejileri geliştirmeye başlayacağız. Mobil üzerinden olan sosyal ağlarda yeni stratejiler geliştireceğiz. Bilgisayar tabanlı değil biraz daha mobil tabanlı kullanılacak. Hepimizin akıllı telefonu var.
Sanki toplum olarak değer üretme ve bilgi dağacığına katkı sağlama konusunda zafiyet var gibi geliyor.
'İçerik kraldır' diye bir söz var. Yalan yanlış kopya içerikleri gençler sayfalarında paylaşıyor. Onların kendi içeriklerini üretmeleri gerekiyor. Bu önlerine çok daha büyük fırsatlar çıkarabilir. İnternet bizi biraz tembelliğe itiyor. Bilgi her zaman var biz istersek her zaman o bilgiye erişebiliriz gibi düşünüp hiç okumuyoruz. Öncelikle kariyer hedefi belirlememiz gerek. Daha sonra ona uygun ağları keşfederek ona uygun içerik oluşturmak gerekiyor. Okumadığımız için bilgi üretmiyoruz ve hazıra konuyoruz. Sorun aslında bu. Amerika ya da Avrupa'da üretilen bilgiyi tüketiyor ya da kendimize adapte ediyoruz.
Bilgi teknolojilerinin gelişmesiyle beraber artık belki evden ofis işlerini yapıyor olabilir miyiz?
Dünyada çok yaygın ama Türkiye için biraz erken, çünkü biz çalışma prensibi olarak evden çıkmayı seviyoruz. Bazı işkollarında, şirketler genel işletme giderlerinden, ofis kiralarından kurtulmak adına evden çalışabiliyorlar.
İş arayanlar hangi kanalları kullanmalı?
İnternete CV bırakıp başvuruları yapılan web siteleri var. Linkedin'de profil oluşturarak şirket yöneticilerine başvuru yapabilirler. Bazı bloglar var sosyal medyayla ilgili haberler veren, onları izleyebilirler. Forumlarda da duyurular yapılıyor. Online video pazarı çok kuvvetli. CV'lerini online hazırlayabilirler.
"DİJİTAL PSİKOLOGLAR ÇIKABİLİR"
Gelişen bu trend, blogger yazarlığı, sosyal medya danışmanlığı gibi kendi işkollarını da yaratıyor. Bu konuda eğitimler bile düzenlenebilir değil mi?
Şu an düzenleniyor. Mesela benim dijital hastalığım var. Sabah uyanınca yüzümü yıkamadan internete bakıyorum. Ayrıca 'Dijital mutsuzluk' diye bir kavram ortaya çıktı. Yani, dijital psikologlar çıkabilir, sosyal ağlardaki psikolojik bozuklukları tedavi etmek için. Sosyal medya departmanları yöneten uzmanlar çıkabilir. Güzel işler olacak bence. Kaçınılmaz olarak o yöne doğru gidiyor.